29 Şubat 2020 Cumartesi

1-GERÇEĞİ ARAMAK


 Gerçeği aramak
onu elde etmekten
daha değerlidir.
Albert Einstein
GERÇEĞİ ARAMAK

Bilgi üreten insana bilim insanı deriz. Bilim insanı kimdir sizce? Zihnimi meşgul etmiştir hep bu soru.
Merada güttüğü hayvanların et ve süt verimini arttırmak için keman mı çalsam, yoksa kaval mı ikilemini denek grupları oluşturarak kontrollü deney usulü ile aşmaya çalışan çoban Ali bilim insanı mıdır? Yoksa tarlaya giderken en kısa ve en güvenli yolun tekin ama düzayak olmayan yorucu, iniş çıkışlı patika mı, ya da zorlu olmayan bir topografyaya sahip kısmen daha uzun at arabası yolu mu olduğuna karar vermek için harcanan enerji-zaman ilişkisini tarlaya vardığında ne kadar yorulduğuna bakarak karar veren çiftçi bilim insanı mıdır?
En ünlü eseri olan Selimiye Camiinin yapımında minarenin içine birbirini görmeyen üç sarmal merdiveni sığdırmayı başaran Koca Sinan mıdır bilim insanı? Ya da aynı cami inşaatında çalışan, binanın kuytu köşeklerini örümceklerin sarmasını engellemek için harca yumurta karıştıran duvarcı ustaları olabilir mi bilim insanı?
Veya müşterinin parasını çeşitli yatırım araçlarında değerlendirirken, son beş yılın en çok kazandıran yatırım araçları içinde en güvenilir ama diğerlerine nazaran daha uzun vadede kazandıran bir yatırım aracını seçmeye karar veren ve bunu yaparken müşterisinin mal varlığının alın teri ya da miras olduğuna, para kaybetme konusundaki hassasiyetine gibi psikolojik parametrelere de dikkat eden bir bankacı mı?
Belki de elinde oynadığı yap-boz türü oyuncağı parçalara ayırıp, parçaları tekrar birleştirmeye çalışırken yeni şeyler keşfeden ya da parçalardan birini başka bir oyuncağa monte etmeye çalışırken onu da kullanım dışı kapsamına dahil eden çocuktur bilim insanı.
Her yıl iyi ürün alabilmek için (zeytin üreticiliğinde toplama sırasında tomurcukların zarar görmesinden dolayı her yıl iyi ürün alınmaz) uzun çubuklar ve bunun ucundaki eklentiler ile tasarladığı aracını ilköğretim 7. sınıf fen ve teknoloji dersi proje hazırlamada kullanan öğrencidir beklide bilim insanı.
Peki, az rastlanır bir kuş türünü fotoğraflamak için Afrika yağmur ormanlarında saatlerce yürüyüp bekli de günlerce kamp hayatı yaşayan ve türlü tropik hastalıklar atlatan bir belgesel muhabiri bilim insanı sayılabilir mi?
Ekibiyle günlerce, haftalarca bir laboratuarda çalışarak, insanda meme kanserini tetiklediğini düşündüğü bir geni rekombinant gen teknolojisi ile izole etmeyi başarıp kobay fareler üzerinde bu genin etkilerini araştıran ve ileriye dönük geliştirilmesi muhtemel bir aşı ile bunu nasıl bir servete dönüştüreceğinin hayalini kuran bir akademisyene ne demeli?
İnfluenza türü grip virüslerini laboratuar şartlarında mutasyona uğratarak yeni oluşturduğu hastalığa karşı zaten hazır olan bir aşıyla (dert verip derman aratmıyor sağ olsun) okkalı bir vurgunu kaldıracak bir şirkete gizli yakınlığı sonradan keşfedilecek olan, sözüne güvenilir bir sağlık örgütünde çalışan bir akademisyenin söz konusu hastalıkla ilgili pandemi tehlikesine işaret ederek dünya çapında bir duyuruya imza atan komisyonun bir üyesi olmasına ne buyrulur. Ya da yukarıdaki vakayı doğru soruları doğru kişilere sorarak ortaya çıkmasını sağlamış olan gazeteci de bilim insanı sayılabilir mi?
Kitle imha silahları geliştirenlere ne demeli? 1945’te Hiroşima ve Nagazaki kentlerinde binlerce sivilin hayatını yok eden, binlercesinin de hastalanmasına neden olan nükleer bombayı üreten, bunu yaparken de kendi ülkesinin çıkarlarını gözeten (sizce saygın mı?) bilim insanlarının ve savaşta sadece askerin askerle savaşması ile ilgili olan (aksi halde savaş suçu sayılır) ilkeyi hiçe sayıp sadece sivil katliama yönelmiş olan ülke yöneticilerinin durumu ne olacak?
Bu örnekleri çoğaltabiliriz ancak artık gereksiz sanırım. Bilim insanı çok boyutlu düşünülmesi gereken bir olgu. İnsanı bilim üreten kimliğe sokan nitelik hangi değişkenlere bağlıdır? Tıbbi gelişmelerle insan hayatına artı değer kazandırmak mı, doğayla mücadelede insanlığı öne geçirmek mi, sorunları çözmeye çalışmak mı, kendi güvenliği için başkaların güvenliğini ortadan kaldırmaya yönelik silah geliştirmek mi, güvenliği tehdit eden unsurlara karşı en savunma saldırıdır ilkesiyle hareket ederek saldırmak için bilimden yararlanmak mı, hangisi? Bu sorular bilim insanını yalnızlığa iter.
Ortaçağda hekimler hasta tedavisinde kullandıkları bazı ilaçların içerikleri anlaşılmasın, kötü ellerde ve yanlış işlerde kullanılmasın diye tedavi sırasında dualar mırıldanırlarmış. Bu noktada elindeki bilgiyi gizleyerek bilimin gelişmesini engellemişler mi, yoksa hastayı tedavi ederek bilime katkıda mı bulunmuşlardır? Ya da yaptığı işe mistik bir hava vererek toplumdaki saygınlık derecesini din adamlığına yükseltme çabası ile maddi ve manevi nüfuz sahibi olmayı amaçladığını da düşünebilir miyiz? 
Tüm bu tartışmaların ötesinde bilim insanı gerçeği yalnızca gerçeği aramalı gibi geliyor bana. Gerçeği aramak; gerçeğin bize kendini gösterme biçimlerini keşfederek, görünen gerçeğin izafi yansımalarını farkına varmak, şüpheci ve her zaman görünenin arkasına bakma alışkanlığı ile gerçekleşebilir sanıyorum. Yani gerçeği merak etmek. Evet merak iyi bir şeydir. Genlerin nasıl çalıştığını, manyetizmanın nasıl oluştuğunu merak etmek gibi. Komşunun kredi kartı ekstresini merak etmek farklı bir merak türü olsa gerek. Bu tür merak paparazzi programları ile giderilebilecek dedikodu kavramına girer. Bilimsel merak, bilimsel yayınları izlemek ya da belgesel izlemeyle giderilebilir. Ancak bu sizi bilim insanı yapmaz.
Şahsen benim bilim insanlığı açısından tek kriterim var. O da gerçeği “yalnızca gerçeği” arama arzusu. Tabi bu noktada “gerçek görecelidir” diyebilirsiniz. Bu da başka yazı bir konusu.
İbrahim KARCILILAR - 2012


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

YİTİK RUH

YİTİK RUH "İnsan her gün bir parça müzik dinlemeli, iyi bir şiir okumalı, güzel bir tablo görmeli ve mümkünse birkaç mantıklı cüm...