onu elde etmekten
daha değerlidir.
Albert Einstein
GERÇEĞİ ARAMAK
Bilgi üreten insana bilim insanı deriz. Bilim insanı kimdir
sizce? Zihnimi meşgul etmiştir hep bu soru.
Merada güttüğü hayvanların et ve süt
verimini arttırmak için keman mı çalsam, yoksa kaval mı ikilemini denek
grupları oluşturarak kontrollü deney usulü ile aşmaya çalışan çoban Ali bilim
insanı mıdır? Yoksa tarlaya giderken en kısa ve en güvenli yolun tekin ama
düzayak olmayan yorucu, iniş çıkışlı patika mı, ya da zorlu olmayan bir
topografyaya sahip kısmen daha uzun at arabası yolu mu olduğuna karar vermek için harcanan enerji-zaman ilişkisini tarlaya vardığında ne kadar yorulduğuna
bakarak karar veren çiftçi bilim insanı mıdır?
En ünlü eseri olan Selimiye Camiinin
yapımında minarenin içine birbirini görmeyen üç sarmal merdiveni sığdırmayı
başaran Koca Sinan mıdır bilim insanı? Ya da aynı cami inşaatında çalışan,
binanın kuytu köşeklerini örümceklerin sarmasını engellemek için harca yumurta
karıştıran duvarcı ustaları olabilir mi bilim insanı?
Veya müşterinin parasını çeşitli
yatırım araçlarında değerlendirirken, son beş yılın en çok kazandıran yatırım
araçları içinde en güvenilir ama diğerlerine nazaran daha uzun vadede
kazandıran bir yatırım aracını seçmeye karar veren ve bunu yaparken
müşterisinin mal varlığının alın teri ya da miras olduğuna, para kaybetme
konusundaki hassasiyetine gibi psikolojik parametrelere de dikkat eden bir
bankacı mı?
Belki de elinde oynadığı yap-boz türü oyuncağı parçalara
ayırıp, parçaları tekrar birleştirmeye çalışırken yeni şeyler keşfeden ya da
parçalardan birini başka bir oyuncağa monte etmeye çalışırken onu da kullanım
dışı kapsamına dahil eden çocuktur bilim insanı.
Her yıl iyi ürün alabilmek için (zeytin üreticiliğinde
toplama sırasında tomurcukların zarar görmesinden dolayı her yıl iyi ürün
alınmaz) uzun çubuklar ve bunun ucundaki eklentiler ile tasarladığı aracını
ilköğretim 7. sınıf fen ve teknoloji dersi proje hazırlamada kullanan
öğrencidir beklide bilim insanı.
Peki, az rastlanır bir kuş türünü fotoğraflamak için Afrika
yağmur ormanlarında saatlerce yürüyüp bekli de günlerce kamp hayatı yaşayan ve
türlü tropik hastalıklar atlatan bir belgesel muhabiri bilim insanı sayılabilir
mi?
Ekibiyle günlerce, haftalarca bir laboratuarda çalışarak, insanda
meme kanserini tetiklediğini düşündüğü bir geni rekombinant gen teknolojisi ile
izole etmeyi başarıp kobay fareler üzerinde bu genin etkilerini araştıran ve
ileriye dönük geliştirilmesi muhtemel bir aşı ile bunu nasıl bir servete
dönüştüreceğinin hayalini kuran bir akademisyene ne demeli?
İnfluenza türü grip virüslerini laboratuar şartlarında
mutasyona uğratarak yeni oluşturduğu hastalığa karşı zaten hazır olan bir
aşıyla (dert verip derman aratmıyor sağ olsun) okkalı bir vurgunu kaldıracak
bir şirkete gizli yakınlığı sonradan keşfedilecek olan, sözüne güvenilir bir
sağlık örgütünde çalışan bir akademisyenin söz konusu hastalıkla ilgili pandemi
tehlikesine işaret ederek dünya çapında bir duyuruya imza atan komisyonun bir
üyesi olmasına ne buyrulur. Ya da yukarıdaki vakayı doğru soruları doğru
kişilere sorarak ortaya çıkmasını sağlamış olan gazeteci de bilim insanı
sayılabilir mi?
Kitle imha silahları geliştirenlere ne demeli? 1945’te
Hiroşima ve Nagazaki kentlerinde binlerce sivilin hayatını yok eden,
binlercesinin de hastalanmasına neden olan nükleer bombayı üreten, bunu
yaparken de kendi ülkesinin çıkarlarını gözeten (sizce saygın mı?) bilim
insanlarının ve savaşta sadece askerin askerle savaşması ile ilgili olan (aksi
halde savaş suçu sayılır) ilkeyi hiçe sayıp sadece sivil katliama yönelmiş olan
ülke yöneticilerinin durumu ne olacak?
Bu örnekleri çoğaltabiliriz ancak artık gereksiz sanırım.
Bilim insanı çok boyutlu düşünülmesi gereken bir olgu. İnsanı bilim üreten
kimliğe sokan nitelik hangi değişkenlere bağlıdır? Tıbbi gelişmelerle insan
hayatına artı değer kazandırmak mı, doğayla mücadelede insanlığı öne geçirmek
mi, sorunları çözmeye çalışmak mı, kendi güvenliği için başkaların güvenliğini
ortadan kaldırmaya yönelik silah geliştirmek mi, güvenliği tehdit eden
unsurlara karşı en savunma saldırıdır ilkesiyle hareket ederek saldırmak için
bilimden yararlanmak mı, hangisi? Bu sorular bilim insanını yalnızlığa iter.
Ortaçağda hekimler hasta tedavisinde kullandıkları bazı
ilaçların içerikleri anlaşılmasın, kötü ellerde ve yanlış işlerde kullanılmasın
diye tedavi sırasında dualar mırıldanırlarmış. Bu noktada elindeki bilgiyi
gizleyerek bilimin gelişmesini engellemişler mi, yoksa hastayı tedavi ederek
bilime katkıda mı bulunmuşlardır? Ya da yaptığı işe mistik bir hava vererek
toplumdaki saygınlık derecesini din adamlığına yükseltme çabası ile maddi ve
manevi nüfuz sahibi olmayı amaçladığını da düşünebilir miyiz?
Tüm bu
tartışmaların ötesinde bilim insanı gerçeği yalnızca gerçeği aramalı gibi
geliyor bana. Gerçeği aramak; gerçeğin bize kendini gösterme biçimlerini
keşfederek, görünen gerçeğin izafi yansımalarını farkına varmak, şüpheci ve her
zaman görünenin arkasına bakma alışkanlığı ile gerçekleşebilir sanıyorum. Yani
gerçeği merak etmek. Evet merak iyi bir şeydir. Genlerin nasıl çalıştığını,
manyetizmanın nasıl oluştuğunu merak etmek gibi. Komşunun kredi kartı
ekstresini merak etmek farklı bir merak türü olsa gerek. Bu tür merak paparazzi
programları ile giderilebilecek dedikodu kavramına girer. Bilimsel merak,
bilimsel yayınları izlemek ya da belgesel izlemeyle giderilebilir. Ancak bu
sizi bilim insanı yapmaz.
Şahsen benim bilim insanlığı açısından tek kriterim var. O da
gerçeği “yalnızca gerçeği” arama arzusu. Tabi bu noktada “gerçek görecelidir”
diyebilirsiniz. Bu da başka yazı bir konusu.
İbrahim KARCILILAR - 2012
İbrahim KARCILILAR - 2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder